Nasıl ki set çekilemezse azgın bir sele, duygular da öyle coşar bazen... Dağ gibi büyür isyanım. Haykırdıkça yüreğinin duvarlarına çarpar geri döner içinde yankılanır sesin... Karabasanlar çöker ruhuna, döner seni boğar nefesin...
İşte üstâd Cemal Sâfi'den bu halet-i rûhiyeyle yazılmış mükemmel bir şiir;
Birikti uğrunda döktüğüm yaşlar
Al götür vicdansız ruhun yıkansın
Her günüm hasretin zulmüyle başlar
Ahımı hak ettin ciğerin yansın
Bilseydim duyguya yer yok dininde
El pençe durmazdım hayalin önünde
Kapkara yas tuttum doğum gününde
Neşemi yok ettin ciğerin yansın
Doğuştan sevgiye aşka meyildim
Kimsenin lütfuna muhtaç değildim
Bir sana diz çöktüm sana eğildim
Canıma tak ettin ciğerin yansın
Sen ince ağrımsın veremdim sana
Aleme haramdım, haremdim sana
Aşkınla tutuşan ,keremdim sana
Aslıdan çok ettin ciğerin yansın
Düşsemde kalkarım tutma elimden
Gururum merhamet ummaz zalimden
Beddua çıkmazdı şair dilimden
Sabrımı tükettin ciğerin yansın
Sineni kaplasın bu onmaz yara
Hayatın boyunca gölgemi ara
Değil mi sen benim yüzümü kara
Saçımı ak ettin ciğerin yansın
Cemal Safi

Çizebilseydim,
Bahar olacaktı yüzün...
Yazabilsem,
En uzunu şiirlerin...
Olmadı, beceremedim...
Adını duvarlara yazacak çağım da
Çoktan geçti benim.
Yasak sevdamın
Gözaltı tarafı...
Çaresiz,
Seni yüreğimde erittim.
Ama yine de HOŞGELDİN ESKİYEN YÜZÜMÜN YENİ GÜLÜMSEYİŞİ
Hoş geldin...
'Ağır ağır çıkılan bir merdiven' yok...
Eskittiğin yıllardan değil,
Sızlayınca yüreğin, anlıyorsun: yine gecikmişsin...
Sen, yeni yeni öğreniyorsun sevmeyi,
Bense çoktan düşürmüşüm aklıma ölümü...
Gönlün bedene baş kaldırdığı yerdeyim...
Ama yine de hoş geldin
eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi, hoş geldin
Ben bir bu dağları eskitemedim,
Bir de sana düşmüş yüreğimi...
Gittiğim yolları hiç hesaba katma!
Düşünü görmediğim uykular zaten haram
Gökyüzünü boyayacak zaman da kalmadı...
Haydi, sar kollarını...
'Ayrılık' diyeceğim,
Dilim varmıyor...
Daha yeni söylemiştim;
Hoş geldin eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi, hoş geldin.
Deniz tuzunu saklıyor
çizdiğim beyazlarda
Karlar çürüdü
suyumuz ekşi,
gönlümüz kırık.
Sevip de kaçanların hiç biri, yüzyıllardır yakalanamadı.
Firarinin umudu tükenmiyor,
yaşamadan bitmiyor kör olası...
Ama yine de hoş geldin eskimeyen yüzümün yeni gülümseyişi
hoş geldin
Bir tarafımızı Eylül'de budamışlardı
Kalanı, sevdana kurban...
İçtiğim içkiye seni düşürdüm,
Bu akşam gözlerimi
Küllükte söndürdüm.
Hoş geldin eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi, hoş geldin
Korkunun bittiği yere yazdım adını,
Dağların en kuytu yerine...
Sonsuzluk değildi beklediğimiz,
Bir parça 'mutluluk' diye diretmiştik.
Çok mu geldi bilmem ki
Tanrının gözüne
Ama yine de hoş geldin eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi
Eskidi saatler,
Zamanı geldi,
Yeniden düşmeliyim yollara...
Geceler sırtımda
Cebimde sevdalarım
Yardan öte söyleyecek sözüm vardı benim.
Düşlere saklamalı şimdi yâri, uyanmamacasına!
Yükselmeli ateşim
Kanamalı sıkmaktan avuç içlerim
Terleyip atmalıyım içimden seni
Kimseler bilmemişti, görmemişti gelişini,
Benden gidişindeki gibi... Ama yine de hoş geldin. Eskiyen
yüzümün yeni gülümseyişi, hoş geldin...
Tayfun Talipoğlu

GİT
git işten geçmeden, çok geç olmadan vakit
günahıma girmeden, katilim olmadan git
git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle
beni kahkahaların sustuğu yerde bekle
git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar
git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar
mademki benli hayat sana kafes kadar dar
uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar
hadi git benden sana dilediğince izin
öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın
kahrımın nedenini söylesem irkilirler
çünkü herkes beni kays seni Leyla bilirler
sanırlar ki sen beni biricik yar sanmıştın
oysa ki hep yedekte hep elde var saymıştın
had git ne bir adres ne bir hatıra bırak
zannetme ki pişmanlık mutluluk kadar ırak
sanma ki fasl-ı bahar geldiği gibi gitmez
sanma ki hüsranını görmeye ömrün yetmez
her darbene tahammül edecektir bedenim
gururum mani olur perişanıma benim
yâri Ferhat olanın ellere ülfeti ne
şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine
henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka
sana gül bahçesini kim açar benden başka
hercai arılara meyhanedir çiçekler
kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler
madem aşk tablosunun takdirinden acizsin
git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin
ne vedaya gerek var ne de mektuba hacet
git de Allah aşkına bir selama muhtaç et
güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan
fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan
kopsun nerden inceldiyse artık bu bağ bu düğüm
her gece daha berbat daha vahim gördüğüm
korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum
sırf sana üzülüyor sırf sana acıyorum
git iş işten geçmeden çok geç olmadan vakit
günahıma girmeden katilim olmadan
Cemal Safi

Küfrüm Edebimi Aştı Bu Gece
Sen benim gözümde bir hiçsin artık,
Nefretim aşkımı aştı bu gece
Bugün ki sözlerin söz müydü artık
Son sözün sabrımı aştı bu gece
Kolayca bitsin bu diyemedin de
Salladın savurdun basiretsizce
Hiç mi ders almadın onca gezdik de
Yağmurun rahmeti aştı bu gece
Yürümeyen neydi,ilişkimiz mi?
Günüm sensiz bomboş deyişimiz mi?
Sensiz yaşayamam çelişkimiz mi?
Yalanın doğrunu aştı bu gece
Evlenmek hayali kapımda idi
Giriş kat evimin boyası yeni
Mobilyan,takımın, alınmış idi
Vuslatım tadını aştı bu gece
Yemedim yedirdim ne varsa sana
Üç kuruşum olsa verirdim daha
Memurdum yoksuldum hatırlasana
Hafızam haddini aştı bu gece
Ayakların donmuş,üşümüştün de
Gece yatamamış üzülmüştüm de
Bir ay oruç tutup yememiştim de
O çizmen boyunu aştı bu gece
Yapılan söylenmez, gelmezmiş dile
Allahtan beklenir kul bilmese de
Kızgınlığım buna, sebep ise de
Sabrım miadını aştı bu gece
Onca gez toz benle,seviyorum de
Sonra git nişanlan bir de ona de
Şerefsizlik değil, nedir bu söyle
Küfrüm edebimi aştı bu gece
Sana son bir sözüm, nasihatım var
Aldığım ahlakla bir terbiyem var
Seni doğurana ana deyip geçmek var
Saygım adabımı tuttu bu gece
Gönlümün romanı bitti bu gece
Hangisine yansam şimdi gün gece
Ömrümden beş yıl gitti bu gece...
Bedirhan Gökçe

On Sekiz Aralık
On sekiz aralık, Gün ağlıyor
Sorgusu yok! Sualsiz otuz yıl
Birazdan yırtacağım takvim, kanıyor
Yalnızlığa infaz edilmiş sebepler
Yokluğun yokluğumda kilitli
Ve ben…
Bu tarihte şairim şirinim
İşte kalemim kâğıdım ve şiirim
Sen bilmezsin kaç mısrada noktayım
Hangi dizede öldüğümü bilmez yüreğin
Bir bir koparırken hayalimde papatyaları
Kanatlarından öperken kelebekleri
Sen bilmezsin hangi bahçede yalnızım
Hangi serçenin kalbi durmuş…
Bilmezsin
Ardından…
Ebruli kızılı akşam, İstanbul da bir semt
Sokaklar turuncu, Lambalar diz çökmüş
Gülüşüm ağlıyor, On sekiz aralık saat ağlıyor
Doğum günümmüş annem ağlıyor
Burası senin…
Aldanma şaire: otuz beş sadece rakının yarısı
Yalnız bir ölümdür yokluğunun sonrası
Biten bir ömürdür yeksan bir sevda bu şiirin imzası
tükenen defterim dünyaya, şiir sana
devrilen otuz yıl hatırası…
Gökhan Cengiz

Biliyorum, unutamayacaksın!
Ağır ağır geçecek mevsimler,
Bir bir ağaracak saçının telleri
Solacak albümde eski resimler.
Beni hatırladıkça için ürperecek,
Boşanan gözyaşlarını tutamayacaksın.
Boşuna zorlama kendini, sevdiğim;
Biliyorum, unutamayacaksın.
Ve biliyorsun, ben de unutamayacağım,
Eskimeyecek içimde sana ait ne varsa
Şöhretmiş, servetmiş her şey geçiyor, inan
Dostluklar ve sevgiler kalıyor, kalırsa.
Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın,
Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak
Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan
İşte öyle imkânsız bir şey seni unutmak.
Zannetme ki her şey bitti sevdiğim;
Bir gün yeşerecek şu sararmış yapraklar.
Ve bundan sonra kim severse dünyada;
Seni ve beni hatırlayacaklar
Ümit Yaşar Oğuzcan

Bana göre Atilla İlhan'ı Atilla İlhan yapan şiir;
Üçüncü Şahsın Şiiri

Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım
Attila İlhan

ŞEREFİNE !
Umrumda değil şimdi kim ne eyler, kim ne der
İşte bir şişe daha açıyorum bu gece
Mutluluğu çok görüp kederime bin keder
Katışın şerefine içiyorum bu gece.
Ben bu aşkın uğruna çekerken cümle gamı
Görmedin yüreğine sunduğum ihtişâmı
Bir kuru inat için vefâsızca sevdâmı
Satışın şerefine içiyorum bu gece.
Elvedâ anılara, elvedâ solgun güle
Çoktan boyumu aştı çektirdiğin bu çile
Yalnız acıyla değil, kalbimde hüsrân ile
Atışın şerefine içiyorum bu gece.
Demek ki bu kadarmış senden gönlün nasibi
Derken görünüverdi bu şişenin de dibi
İçimi ısıtmadan yalancı güneş gibi
Batışın şerefine içiyorum bu gece.
Banaymış meğer bütün sitemin de kastın da
Uzak dursun yöremden düşmanın da, dostun da
Tilkiye boyun eğip sonra aslan postunda
Yatışın şerefine içiyorum bu gece.
Aşkımla yüceldin ya, sevgimi gördün hakir
Söyle daha ne yapsın senin için bu fakir
Birtanemsin dedikçe beni elâlemle bir
Tutuşun şerefine içiyorum bu gece.
Bu yazdığım son şiir gördüğüm siyah düşe
Ve hüznümle birlikte boşalacak son şişe
Bulunmaz bir sevdâyı ellerinle ateşe
İtişin şerefine içiyorum bu gece.
Mevlâ’dan dilediğim en kutlu dileğimken
Engereğim sen oldun, zehir zembereğim sen
Sende buldum sandığım şu yitik yüreğimden
Yitişin şerefine içiyorum bu gece.
Artık gözyaşlarıyla çizilmiş manzarasın
Gün geçtikçe gözlerin hayâlimi arasın
Yudum yudum tükendin, sağlığına, yarasın
Bitişin şerefine içiyorum bu gece.
Kadir Güven

Bu Gece
Bu gece yalnız
bu gece kimsesizim
Bu gece bir başka hüzünlü
bu gece suskun,sessizim!..
Derin uykulara dalamıyorum bu gece
hasta,solgun,nefessizim.
Sabaha çıkmaya gücüm yok bu gece
korkak,aciz,cesaretsizim!..
Bu gece seninle başbaşa
bu gece sensizim!..
Bu gece şarkılar suskun
bu gece rüyalar küskün
bu gece karamsar,hayalsizim
üstüme karanlıklar çökmüş bu gece
bu gece bitkin,halsizim!..
Bu gece yıldızlar sönük
bu gece mehtap silik
tüm dertler üstümde üstelik
ben bu gece zavallı
bu gece çaresizim!..
Bu gece seninle başbaşa
bu gece yine sensizim!...
Kadir Güven

Daha Ne Yapacaksın?
Ayrılmamız imkansız, korkma olmaz demiştin
Oldurdun ya giderken, daha ne yapacaksın ?
Gözyaşımla sularım, gülün solmaz demiştin
Soldurdun ya giderken, daha ne yapacaksın ?
Veda ettiğin o an bittim bin kahır ile
Rüyalarda savaştım gittiğin şehir ile
Kevser'imi boşaltıp kabımı zehir ile
Doldurdun ya giderken, daha ne yapacaksın ?
Seninle paylaşmıştım ekmeğimi aşımı
Kendi ellerim ile yazdım mezar taşımı
Bu nasıl aşk diyerek hep saçımı başımı
Yoldurdun ya giderken, daha ne yapacaksın ?
Bir tel saçını bile yeğlerken bin altın'a
Boynumu bükerek ben sabrettim her haltına
Kırılmaz gururumu ayakların altına
Aldırdın ya giderken, daha ne yapacaksın ?
Timsah gözyaşı dökme, hiç boşuna ağlama
Maziyi hatırlatıp yüreğimi dağlama
Beni savıp ardımdan davul, zurna, bağlama
Çaldırdın ya giderken, daha ne yapacaksın ?
Beyazımı kirlettin, şen ettin siyahı da
Nihavendi inlettin, susturdun segâhı da
Üstelik aramızdan selamı, sabahı da
Kaldırdın ya giderken, daha ne yapacaksın ?
Sevdanı nakış nakış gönlüme işlemiştim
Senin ile dupduru bir ömür düşlemiştim
İsmin ile yeni bir şiire başlamıştım
Sildirdin ya giderken, daha ne yapacaksın ?
Böyle aşk yaşatmasın Mevla'm hiçbir insana
Hayatımdan bezdirdin, canı küstürdün cana
Buraya kadar deyip, o gün haddimi bana
Bildirdin ya giderken, daha ne yapacaksın ?
İdam fermanını da tutuşturdun elime
Nasıl aşkım diyeyim senin gibi zalime
Dostlarımı üzerek, düşmanları hâlime
Güldürdün ya giderken, daha ne yapacaksın ?
Şimdi bana diyorsun; Affet, sensizlik ölüm
Yetmedi mi gönlüme ettiğin bunca zulüm ?
İnsan bir kere ölür, bin kez ölmez ki gülüm !
Öldürdün ya giderken, daha ne yapacaksın ?
Kadir Güven

Hüzünü Verin Bana
Keder getirin bana karanlık gecelerden
Mutluluğu siz yazın, hüzünü verin bana
Dertlerim dökülecek kalemden, hecelerden
Sevdamın kan ağlayan yüzünü verin bana…
Çiçeklerle dans edin, her bahar sizin olsun
Kelebeklerle uçun, nevbahar sizin olsun
Yüzünüzde gül açsın, gülbahar sizin olsun
Yaprak döken dalların güzünü verin bana…
Çatıma bülbül değil, baykuşları kondurun
Atın kara kışlara bedenimi dondurun
Yanardağın lavını yüreğimde söndürün
Aşkın kor ateşini, közünü verin bana…
Kerem gibi Aslı'nın mezarını eşeyim
Ferhat ile dağların ciğerini deşeyim
Mecnun olup Leyla'nın çöllerine düşeyim
Efsane sevdaların özünü verin bana…
Maşallahı istemem, eyvahı istiyorum
Gönüllerden dökülen her ah'ı istiyorum
Alı, beyazı değil, siyahı istiyorum
Yârin kömür karası gözünü verin bana…
Yüreğim yanıyorken tebessümle gezemem
Mutluluk derya olsa, boğulurum, yüzemem
Bende bu dert olmasa tek kelime yazamam
Hüzüne yüzük takıp, sözünü verin bana…
Kadir Güven

Sildim Seni Gönlümden
Geciktin gelmek için, kar düştü alevime
Közün bile kalmadı, sildim seni gönlümden...
Bırak yaşananları, aklımda tek kelime
Sözün bile kalmadı, sildim seni gönlümden...
Ne hicaz bir şarkısın, ne türküsün dilimde
Hatıralar eridi bıraktığın elimde
Gözlerinin rengini yitirdim hayalimde
Yüzün bile kalmadı, sildim seni gönlümden...
Gittiğin günden sonra yürek sensiz yetimdi
Her saniye can ile ödenen diyetimdi
Çeke çeke tükendi, çile bir yana şimdi
Hüzün bile kalmadı, sildim seni gönlümden...
Güller nasıl ağlar gör, kırılsın dalların da
Her gece kahırla yat kederin kollarında
Nice rüzgarlar esti, sevdamın yollarında
İzin bile kalmadı, sildim seni gönlümden...
Artık ben aşka değil, aşk bana esir oldu
Uğruna harcadığım günlerim asır oldu
Acılarla yoğurdum, yüreğim nasır oldu
Sızın bile kalmadı, sildim seni gönlümden...
Kim derdi ki bu gönül bir gün senden cayacak
Müptelan olan yıldız avucundan kayacak
İtiraf et, yenildin, elinde oynayacak
Kozun bile kalmadı, sildim seni gönlümden...
İncitmez asla sevgin, serçe neylesin dağa
Gözyaşınla örsen de düşmem tekrar o ağa
Yıllar önce bu aşkı gömdüm kara toprağa
Tozun bile kalmadı, sildim seni gönlümden...
Kadir Güven

Sevmedim mi?
Kahrımı çekemedi demişsin utanmadan
Sen derdi yükledikçe, ben seni övmedim mi ?
Sevda yaşanır mı hiç ateşlerde yanmadan ?
Dağlandıkça çektiğim her ahı sevmedim mi ?
Sevgiyle baktım her an, olmadı asla kinim
Dedim ki ; Çilesiyle, zevkiyle bu aşk benim
Hayaline sarılıp, acıdan inim inim
İnlettiğin günlerde eyvahı sevmedim mi ?
Bülbül oldum şakıdım, şenlensin bağım diye
Dizlerinde geçmeli en güzel çağım diye
Tek sevgine muhtaçtım, gönlün otağım diye
Nefretle döşediğin dergâhı sevmedim mi ?
Ne hayaller kurmuştum, hülyalara dalmıştım
Öksüz çocuk gibiydim, boynu bükük kalmıştım
Cehennemin narını bile göze almıştım
Seninle paylaştığım günahı sevmedim mi ?
Bin bir nazla yanıma geliyordun arada
Heyecandan titrerdim, kıvranırdım burada
O uzun gecelerde erip senle murada
Koynunda uyandığım sabahı sevmedim mi ?
İçimdeydi sadece oflar da, amanlar da
Kan sızdı gözlerimden biçare zamanlarda
Bizim için ağladı, tambur da, kemanlar da
Nihavendi, hüzzamı, segâhı sevmedim mi ?
Kederini bıraktın, bu aşktan tek hediye
Bir an olsun sordum mu ? Bu kadar zulüm niye ?
Sırf güzel gözlerinin efsunlu rengi diye
Geceleri, matemi, siyahı sevmedim mi ?
Terk edip gittiğin gün yanıyor şuram deyip
Kimseye sır vermedim, bu benim yaram deyip
Olmadığın dünyada yaşamak haram deyip
Alnıma dayadığım silahı sevmedim mi ?
Kadir Güven


