Kapalı devre ihanet programları
Başka kelime bulamıyorum; “Hainlerin” kuyrukları, “atık su çukurunda” biri birlerine değiyor!
Önceki gece “malûmların” medya gruplarından TVNET’te “malûm” Ali Bayramoğlu’nun yönettiği bir programı dehşet ve nefretle izledik. Konu; JİTEM’in, “faili meçhul cinayetleri”! Konukların çoğunun kuyruk acıları var. Bir de Güneydoğu’yu iyi bilen bir “gazeteci”... Ve de “İnsan hakları-Türk hakları ” değil, “Kürt Hakları Derneği” yöneticisi... Tam bir “ihanet geyik muhabbeti”, “Kapalı Devre ihanet” programı... Bayramoğlu çanak tutuyor, ötekiler, dehşet masalları okuyorlar.
Belli ki bu programın zemini, büyük bır gayretle ve araştırtmalar, belgelerle hazırlanmış... Sıradan bir program değildi!
Bu ihanet-yalanlar gösterisi karşısında eşim ve ben, nerdeyse ekrana dalacak ve soracaktık: “Pekiyi de eşkıyanın hiç mi kabahati, cinayetleri yok” diye! Ve neden, “Bu programda eşkıyalardan başka, öteki tarafını da anlatacak, Güneydoğu tecrübeli kişileri, eşkıyaya karşı, mücadele etmiş asker ve polisleri de davet etmediniz” diye de soracaktık! Ama davet etseler de onlar gelemezlerdi. Çünkü Silivri cezaevinde tutuklular!
Faili malumlar ve destekçileri
Ve soruyorum; Kim başlattı, “bu asimetrik” savaşı?... Eruh baskınından da önce kıpırdanmaya başlayan ve 27 Mayıs “cadı kazanından” çıkan Apo’nun, PKK’nın, sadece Doğu’da değil, bütün ülkede işledikleri, binlerce insanımızı, askerimizi, polisimizi, kahpece vuranlar kimlerdi? Bu katiller “meçhul” değil, ama bizim kayıplarımız, abideleri dikilesi, “meçhul askerlerimiz”, sakat kalan, “gazilerimizdi”.
Bayramoğlu ve şürekâsı “faili meçhul” cinayetlerin rakamlarını verirken, sureta da olsa objektif olmak ve mümkünse dürüstlük adına, PKK’nın katlettiklerinin, “esamisini” de çıkarsalardı! Bu eşkıyaların başlattıkları “savaşta” kimin daha fazla kayıp verdiği anlaşılırdı! Ancak onların “esamisini okumak” bu adamların işine gelmez.
“Savaş savaştır”; hele Cenevre Antlaşmasına aldırmayanların açtıkları bu savaşta, “faili meçhuller” yok, failleri malum olanlar ve destekçileri var! Medyadakiler, malûm ve gönüllü mü, yoksa bir yerlerden, “bedelli-fonlu”, oldukları da belli! Bu kadar “çukurluk”, bedava yapılmaz! .
Birisi, bu Bayramoğlu’nun neden bu kadar ordu düşmanı olduğunun “kökenlerini” araştırmalı. Zira bu konudaki “gayreti”, aldığı bedelden de fazla! “Ergenekon” konusunda açıkça “Sorun Askerdir” diyor. Bu programını da, her türlü cinayetin faili olduğunu iddia ettikleri JİTEM’i-askerleri, sözde “Ergenekon’a” bağlayarak bitirdi ve kısacası dedi ki; “Ergenekon Davası, TSK’nın tasfiyesi son şanstır. Ve artık ok yayından çıkmıştır, durdurulamaz...”
İşte, oynanmakta olan eğer insani açıdan trajik olmasaydı, gittikçe gülünçleşen Ergenekon Büyük Oyununun, özeti ana teması!
Kuzey Irak mı? Kürdistan mı?
Önceki yazımın sonunda sormuştum; “Kürtler-AB-ABD, asıl realiteden Türkiye’yi bölmekten,’Büyük Kürdistan’dan vaz geçecekler mi?” diye... Hayır, asla vazgeçmezler ve vazgeçmeyecekler!
Ahtapot’un, Erbil’de düzenlediği Abant Platformunun “Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak” toplantısına katılan Cengiz Çandar, toplantıya, “Kuzey Irak mı, Kürdistan mı? üzerinde yoğunlaşan tartışma damgasını vurdu” diyor. “Türkiyeli Kürtler” Ankara’dan çekindikleri için, “Kürdistan” demiyorlar, ihtiyatla “Kuzey Irak” ve “Irak’ın Kuzeyi” deyimlerini kullanıyorlar... Kuzeyli Kürtler ise “Kürdistan” demekte ısrar ediyorlarmış!
Bu bir semantik tartışması değil. Rivayet şimdilik “muhtelif” ama maksat aynı: Büyük Kürdistan. Çandar’ın da dediği gibi, Türkiye’nin güneyi de şimdi, “Kürdistan” olacak! Bırakırsak!
18/02/2009 Altemur KILIÇ / Yeniçağ